St. Petersburg Seyahatim.

“Avrupa’ya açılan bir kapı” olarak adlandırılan St.Petersburg’a gitmek için hazırlıklarımı yaptım.Turistik bir geziden ziyade bir iş seyahatindeyim.
 
Öncelikle bilmemiz gerekenler.
 

-Şehrin doğru adı Sankt Peterburg , Sovyetler Birliği döneminde ise Leningrad olarak adlandırmışlar.

-Türkiye vatandaşlarına vize uygulamayan bir ülkeydi Rusya , tabi uçak düşürme olayından sonra işler değişti.Ben size vize istenmediği zamanı anlatayım.Bu gördüğünüz formu ülkeye girmeden önce doldurmanız gerekiyor.Uçakta yada havaalanında dağıtıyorlar.Unutmayın bu sizin vizeniz kaybederseniz sıkıntı yaşarsınız.

 

 
-Şehir nüfusu 4.9 milyon.
 
-Dil Rusça.
 
-Para birimi Rus rublesi (RUB).
 
-09.01.2016 tarihi merkez bankası verilerine göre 1 Türk lirası 25 Rus rublesine karşılık geliyor.
 
-Moskova’nın 715 km kuzey batısında bulunur.Rusyanın 2. Avrupa’nın 4. büyük şehridir.
 
-İklim karasal.
 
 Seyahatim Antalya’dan başladı üç buçuk saatlik bir uçak yolculuğundan sonra şehre geldik.Pasaport kontrolü ve bagaj işlemlerinden sonra otele doğru yola çıktık.
 
Havaalanı şehrin biraz dışında , yazın gitmemize rağmen hava üşütecek derecede soğuk ve rüzgarlıydı.
 
Sankt Peterburg bizi görkemli binaları ile karşılıyor , Rus sentezi ve Avrupa trentlerinin birleşmesi ile oluşan bu yapılardan etkilenmemek elde değil.
 
DSC_1667a
 
 
 
Sankt Peterburg 5 milyonluk nüfusuna rağmen sakin bir şehir.Ayrıca Dostoyevski, Puşkin, Anna Akhmatova ve Rimsky-Korsakov‘un evleri de müze olarak kullanılmaktadır.
 
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski‘nin romanları Suç ve Ceza ve Ezilenler de bu şehirde geçer.
 
Tam bir müzeler şehri diyebilirim.Eğer müze gezmeyi seviyorsanız Ermitaj müzesi tam size göre.
 

 

 
 
 
II.Katerina tarafından kurulmuş bu müzede 3.5 milyon parça sanat eseri sergilenmektedir.Dünyanın en büyük resim koleksiyonuna sahip olan bu müze Guinness rekolar kitabına girmiştir.
 
Müzeyi gezecekseniz sabah çok erken saatlerde gitmeniz gerekiyor.Ben sabah saat 8.30’da gitmeme rağmen tam 45 dakika sıra bekledim.
 
Müzenin bir diğer özelliği ise dünyanın heryerinden nadide eserleri barındırmasıdır.Mısır medeniyetinden tutun Asya’ya , Osmanlının silahlarından tutun helenistik döneme ait Yunan heykellerine ne ararsanız mevcut.
 
Müzeye girerken biletler kısım kısım satılıyor.Size tam bilet almanızı tavsiye etmem koşarak gezseniz dahi bir günde gezemezsiniz.İlgi alanınıza göre biletinizi alın derim.
 

 

 
Müzenin ilk girişi ve ilk basamakları , boynumda görmüş olduğunuz bu cihaz , size rehber olmadan sergilenen bütün eserler hakkında bilgi veriyor.Kira ücreti 500 RUBLE.
 
Türkçe dil seçeneği yok.Çalışma prensibi ise şu şekilde sergilenen bütün eserlerin yanında bir kod var , o kodu bu cihaza tuşluyorsunuz başlıyor anlatmaya.
 

 

 
 
Hepsi orjinal ve bu odalardan sayamayacağınız kadar var.
 
 
Göğü ve yeryüzünü birbirinden ayırmak için sonsuza kadar katlanmak zorunda olduğu bir yükün altına giren Titanlar.Atlas olarak da bilinir , dünyayı sırtında taşıyan tanrılar bugün Ermitajın kolonlarını taşıyor 🙂
 
 

 

Artık siyasal düzene ayak uydurmuş bulunmaktayım.Kalpağımı aldım Ermitaj’a elveda diyorum.

 
3529

 

 
Burada da sevenlerimiz var çok şükür 🙂 Yerel kıyafetleri ile dolaşıp ücretsiz şehir tanıtımı yapan yardımsever insanlar.
 
 
kanli-kilise
 
Sırada tüm ihtişamı ile Voskresenia Khristova Kilisesi 
1883 yılında yapılmaya başlanmış , ekonomik nedenler dolayısı ile çoğu kez duran inşaatı 24 yılda tamamlanabilmiştir.
III.Alexander bu kiliseyi babası II.Alexander anısına yaptırmıştır.
Kanlı kilise olarak adlandırıyorlar.Bunun sebebi ise Rus çarı III.Alexander burada suikasta uğramış.
Giriş 300 ruble , 12 tl 

3558

Resim 173

Özellikle mermerler çok hoşuma gitti.Çoğunu İtalya’dan getirmişler.Türkçe olarak rehberlik hizmeti mevcut ve ücretsiz.
Kanlı kiliseyi de gezdikten sonra Peterhof parkına doğru ilerliyoruz.

Giriş 350 RUBLE  13 TL

Resim 281

Kimilerine göre Deli Petro bana göre Büyük Petro , 1709’da Poltava’da İsveçlilere karşı kazandığı
büyük başarısından sonra , bir saray yaptırmaya karar verir.1714 yılında Peterhof sarayını yapmaya başlar.
Büyük Petro 1717 yılında Fransa’da bulunan Versay sarayına gider çok etkilenir daha da hırslanarak 5000’den fazla
işçi ve askerle sarayı inşa ettitir.Saray 1723 yılında Peterhof olarak açılır.

IMG_7905

Hava biraz kapalı , bahçe insana huzur veriyor , ilk defa bu kadar çok fıskiyeyi bir arada gördüm.165’den fazla fıskiye 65 bronz heykel olduğunu söylediler.

İşin garibi her fıskiye ve heykelin ayrı ayrı hikayesi var.En ufağından en büyüğüne her heykel her fıskiye bir hikayeye dayanıyor.Rehberlerin işi burada zor.Ben 10 tanesinin hikayesini dinledikten sonra artık bünyem daha fazla mitoloji almadığı için parkı bireysel gezmeye devam ettim.
Dikkatimi çeken başka bir nokta ise , bizim Petro’nun “Şaka Yolu” , görselini halen aramaktayım en yakın zamanda ekleyeceğim.Bana ait olmayan bir fotoğraf ekliyorum şimdilik.

6134_604

Gelelim bizim şaka yoluna , Petro’nun misafirleri bu sarayı gezerken sıklıkla bu yolu kullanır.Zira bu yola sarayın çevre yolu diyebiliriz.Kurdurduğu bir sistemle gelen geçeni ıslatır ve eğlenirmiş.Bu şakasını kasıtlı olarak önemli günlerde insanların en güzel şekilde giyindiği ,  hazırladığı zamanlarda daha çok yaparmış.

Bu yolda yürürken dikkatli olun çünkü bu sulu şaka halen devam etmekte.Petro bu şaka işini abartıp , sarayın muhtelif yerlerine böyle tuzaklar kuruyor.Kamelyalara , banklara ve birçok bağlantı yoluna.Fıskiyeler halen aktif.Bunların hepsini rehberimden ayrıldığım için ıslanarak tecrübe etmiş bulunmaktayım.

En başta belirttiğim gibi bu bir turistik seyahat değil , çantamda fotoğraf makinesi yerine ürün numuneleri , katalog ve broşürler var.Geriye kalan zamanlarda da birkaç yer görmeye çalışıyorum.

İş seyahati olması sebebi ile St.Petersburg Baş Konsolosluğu ve Ticaret Ateşeliğini ziyaret ediyoruz.Isparta’lı iş adamları olarak yaptığımız bu ziyaret gerçekten çok faydalı oldu.Her sektörden bilgi almaya çalıştık.Ayrıca Ticaret Ateşeliğimizin bu kadar aktif çalıştığını görmek beni ziyadesiyle memnun etti.Bize St.Petersburg’da yapılabilecek işler hakkında küçük bir sunum dahi yaptılar.St.Petersburg Ticaret Ateşemiz sayın Dilek DOĞRUER’e bizlere gösterdiği yakın ilgi ve alaka için teşekkür ediyor saygı ve hürmetlerimi iletiyorum.

IMG_7550
Sektör olarak en şanslısı bendim diyebilirim.Kozmetik ürün tüketimi , tahmin ettiğiniz gibi burada çok fazla.Ürünlerin birçoğu Avrupa’dan ithal olması dolayısı ile aşırı derecede pahalı.Rusya kozmetik ürün üretimi konusunda çok ilerleyememiş.İthalat yapmayı tercih ediyorlar.Ben kendi fiyatlarımızı verince şok oldular çok ucuzmuş 🙂 umarım bir girişim yapabilirim bu güzel şehirde.

Peki kozmetik sektörü dışında hangi işler yapılabilir ?  Korkmayın dış işleri bakanlığı gibi 250 sayfa St.Petersburg raporu yayınlamayacağım.Bunlar sadece kişisel düşüncelerim.

 

1.Bağlantınız varsa meyve ve sebze satabilirsiniz.Özellikle narenciye çok tüketiliyor.Tabi şunu belirtmek isterim , Rusya meyve ve sebze ithalatında şartları biraz ağırlaştırmış durumda dikkatli olmak lazım.Akreditasyon çok önemli , eğer şirketinizin alt yapısı bu gibi bir ihracata müsait değilse hiç macera aramayın.Lakin şartları sağladığınız takdirde gayet kârlı işler yapabilirsiniz.

2.Alabalık ve Somon balığı satabilirsiniz.Balık o kadar çok tüketiliyor ki inanamadım , ve alıcı bulmak da çok kolay.Bu konuda size kısaltması RTİB olan Rus Türk İş Adamları Birliği yardımcı olabilir.Eğer balık üretimi yapıyorsanız burayı göz ardı etmeyin derim.

3.Simit satmak evet yanlış duymadınız.Simit satmak , bence yukarıda saydığım iki sektörden daha kolay  ve operasyonu daha maliyetsiz.Şimdi bu simit olayı nereden çıktı diyecek olursanız.Size St.Petersburg’un en ünlü caddesinden bahsedeyim.

Nevsky Prospekt – Невский проспект 

DSC_1674
Nevsky caddesi , 5 km uzunluğunda sayamadığım kadar dükkanlar , kafeler , restorantlar hepsi bu caddenin üzerinde ayrıca birçok metro istasyonu da bu caddeye bağlı.

Nevsky caddesi adeta yaşayan bir mekanizma her daim kalabalık ve insanlar sürekli bir koşuşturma içinde


kimi işine gidiyor , kimi gezmeye geliyor , akşam olunca kalabalık arkadaş grupları bu caddeye eğlenmeye geliyor , turist olarak gelenlerin ilk gezdiği yer bu cadde.


Nevsky’de gezerken dikkatimi barok mimarisi bir kafe çekti.Orada biraz oturdum dinlenirken dışarıyı izledim.İnsanlar sürekli bir koşuşturma halinde ve hemen hemen herkesin elinde kraker tarzı aperatif yiyecekler.Aklıma metro çıkışlarının önünde simit satmak geldi.Kendimi o kadar kaptırmış olmalıyım ki biraz sonra bana seyahatimde bana eşlik eden kıymetli bir abim ile simit fırını maliyeti çıkarıyorduk 🙂

Belki bir gün denerim neden olmasın…

Son olarak şunu belirteyim.”Eğer Rusya’da bir iş yapma olanağınız varsa rotanız Moskova olsun.Eğer bir tek fuara katılabilecek sermayeniz varsa Moskova’da katılın.”

Ticari olarak aklınızda fikirler varsa , önce Ticaret Ateşeliğini ziyaret edin.Burada iş yapmadan önce en az 10 gün şehirde kalın.Kendi birikimleriniz doğrultusunda çıkarım yapmaya çalışın.

Ziyaretimin üzerinden 9 ay geçtikten sonra , aklımda kalanları yazmaya çalıştım.Tabi ki de daha paylaşılacak çok hikayeler ve fotoğraflar var lakin sadelikten yanayım sonuçta burası gezi rehberi değil :).Yine de merak ettikleriniz olursa yardımcı olurum.

Değerli zamanını ayırıp bu yazıyı okuyanlara teşekkürü bir borç bilirim.

Yakın zamanda görüşmek dileği ile…

4 thoughts on “St. Petersburg Seyahatim.

  1. Long time reader, first time commenter — so, thought
    I’d drop a comment.. — and at the same time ask for a favor.

    Your wordpress site is very simplistic – hope you don’t mind me asking what theme you’re using?

    (and don’t mind if I steal it? :P)

    I just launched my small businesses site –also built in wordpress like yours– but the
    theme slows (!) the site down quite a bit.

    In case you have a minute, you can find it by searching for “royal cbd”
    on Google (would appreciate any feedback)

    Keep up the good work– and take care of yourself during the coronavirus scare!

    ~Justin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir